Acele ile “Menzil” Alınmaz !

Yerelde ve genelde O kadar çok konu var ki yazılacak çizilecek..

Hemen her birinin önüne geçen ve her Türk vatandaşının ilgisinde olmasını umduğum “Yeni Askerlik Sistemi” Kanun teklifi hakkındaki görüşlerimi paylaşmayı öne çektim. Çünkü konu 11 Haziran da TBMM Gündeminde ve belki de önümüzdeki günlerde iktidar oyları ile bir şekilde Meclisten geçip yasalaşacak.

Her Türk erkeği gibi askerlik hepimizin gururla andığı bir dönemdir. Bundan tam 36 yıl önce Ağustos 1983 te Yedek Subay adayı olarak adımımı attığım Tuzla Piyade okulundan 100 tam puanla Yedek Subay olarak mezun olmamın Ve görev yaptığım birlikteki başarılarımı yaşadıkça ve yeri geldikçe paylaşmaktan vazgeçmeyeceğim. Kıta ve tören giysilerim halen duruyor. Bir zamanla bu ülkede kız almanın yani evlenmenin ön koşulu askerliğini yapmaktı.

Daha da önemlisi askerlik Türk erkeğine vatan millet sevgisini aşılayan, öğreten bir süreçti. Ülkenin her bir ferdi olası bir tehlikeye karşı hazırdı, eğitimliydi. Askerlikle ilgili hazırlanan kanun teklifi bu yaklaşımları yok etmekte.

AK Parti tarafından TBMM’ne getirilen yeni “Askerlik Sistemi Kanun Teklifi” Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapısında çok köklü değişiklikler yapılmasını öngörüyor. Bu teklif kabul edildiğinde 1927 yılından bu yana yürürlükte olan ve bugüne kadar süreleri dışında bir değişikliğe uğramamış olan “Askerlik Kanunu” kaldırılıp yeni bir kanun yapılmış olacak.

Bu haliyle TBMM’ den geçecek bu kanun ülkemizin içinde bulunduğu konum sınırlarımızdaki ateş çemberi ve Kıbrıs dikkate alındığında asker sayısının dörtte bire düşürülmesi sonucunda gerçekten bir BEKA Sorunu yaşayabiliriz.

Yeni Kanun Neler Getiriyor?

• Yeni kanun teklifi askerlik süresini 6 ay’a indirip
• Bedelli ve dövizliaskerlik uygulamalarını kalıcı hale getiriyor. Parası olana askerlik artık zorunlu değil.
• 1927 yılından be yana mevcut Anayasamızda Askerlik “ hak ve ödev” iken, artık bu durum mazide kalacak.
• Cumhurbaşkanınca gerekli görülen sahalarda özel olarak görevlendirilen gönüllüler, Cumhurbaşkanınca belirlenen şartlara uydukları takdirde askerlik hizmetinden muaf tutulacaklar. (Madde 45/2) Amacı nedir? Neyi hedefliyor? Çok farklı çağrışımlar yapan bir başlık, tek başına gözden geçirilip, Özel bir kolluk kuvvetine kadar giden, her türlü yoruma açık bir madde.
• Yeni sistem gereği ilk celp gelinceye kadar 6 ayını doldurmuş mevcut askeri 3 ay içinde terhis etmek. (Mevcudun dörtte üçü)

Böylelikle yeni sistemin bu haliyle yürürlüğe girmesi halinde bir çırpıda terhis edilecek 130 bin er/erbaş sınıfındaki asker sayısının azalacak olmasının güvenlik zafiyeti oluşturmayacağını kim garanti edebilir.

İzninizle biraz da askerlik ile ilgili olarak tarihimizde yaşadıklarımızı hatırlatmak istiyorum.

1846 yılında Osmanlıda Bedel-i Şahsi uygulaması başlatılıp bedelini ödeyen yerine bir başkasını askere gönderebiliyordu, 1865 ise Bedel-i Nakdiye geçilip bedel akçesini Osmanlı Hazinesine ödeyen zenginler askerlikten muaf tutulmuştu.

Osmanlı döneminde ordudan ilk toplu terhisin yapıldığı 1911 yılında 75 bin asker terhis edildi. 8 ay sonra Anadolu’dan daha büyük ve verimli Balkanları kaybettik. Ruslar İstanbul’a dayandı.

Çok elim varmasa da 1920’ deki SEVR Anlaşmasını da hatırlatmak isterim. Verdiğimiz Kurtuluş savaşı sonrası tarihin çöplüğüne attırdığımız O anlaşmanın özü Osmanlı Ordusunu kapatıp kolluk kuvveti haline getirmekti. Tüm askeri okulları kapatıp, sınırlı sayıda iç güvenliğe yönelik bir Jandarma gücüne izin vermekteydi. O anlaşma ile askerlik süresi 36 aydan 12 aya indirilmiş, parası olana tıpkı şimdi olduğu gibi askerlik yapmama imkanı tanınmıştı.

15 Temmuz sonrası biz ne yaptık SEVR’ in bize yaptıramadığını yaparak tüm Askeri okullarımızı kapattık. Üniversiteye dönüştürdük. Osmanlının imzaladığı Sevr Anlaşmasındaki maddeleri çağrıştıran bir yasa teklifini bugün gündemimize aldık.

Bu konu “BEN YAPTIM, OLDU” deyip yürürlüğe sokulacak bir konu değil.. Üzerinde çok düşünülüp gözden geçirilerek dizayn edilmesi gerekli. Muhalefet Partileri ile mutabakat sağlanarak yol alınmalı. Bu ülkede yaşayan bir kişiyi bile endişe ettirmemeli, gerekirse vazgeçilmeli.

“Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.”  M. Akif ERSOY